[RAMAZAN ÖZEL]$type=ticker$meta=0$readmore=0$snippet=0#columns=2$color=#009900

Mustafa Kemal Atatürk (%100 Eksiksiz Tüm Hayatı)


1830'lar
Ali Rıza Efendi (Atatürk’ün babası) 1839 dolaylarında Selanik’te doğmuştur. Ali Rıza Efendi, Kırmızı Hafız lâkabıyla tanınan, Ahmet Efendinin oğludur. Aile soyca Anadolu’dan Rumeli’ye geçmiş, orada önce Debre-i Bala sancağına bağlı Kocacık beldesine yerleşmiştir. Atatürk’ün dedesi ve amcasının taşıdıkları “kızıl” lakabından da anlaşılacağı gibi Rumeli’de yaygın olarak yerleşmiş olan Kızıl – Oğuz Yahut Kocacık Yörükleri, Türkmenleri soyundan gelmektedir. Aile muhtemelen 1830 dolaylarında Selânik’e yerleşmiştir. Ali Rıza Efendi’nin Kızıl Mehmet Hafız isimli bir erkek, Nimet isimli bir de kız kardeşi olmuştur.
1857
Hacı Sofi ailesinden Feyzullah Ağa’nın kızı Zübeyde Hanım 1857’de Osmanlı İmparatorluğu’nun Selanik’e bağlı yerleşim yeri olan Langaza’da doğmuştur. Atatürk’ün dayısının çiftliği de Langaza’dadır. Zübeyde Hanım aslen Karamanlı’dır [Sevtap Gamsız, T.C.İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, 2012 İstanbul, s. 12]. Babası Sofuzade Feyzullah (Sadullah) Ağa, annesi Molla Hanım olarak anılan Ayşe Hanım’dır.

Zübeyde Hanım, Osmanlı devrinde, II. Mehmed zamanında Anadolu Larende-Karaman’dan Rumeli’ye göçen ve Selanik yakınlarındaki Langaza’da toprak işleri ile uğraşan bir Türkmen ailesi olan Hacı Sofi (Sofu) ailesindendir. Mustafa Kemal Atatürk’ün anne soyu da, Karaman’dan gelerek Selanik ile Manastır’ın arasında bulunan Vodina Sancağı’na bağlı “Sarıgöl” de denilen “Kayalar” Nahiyesine yerleştiler. Aile, sonradan Selanik yakınlarında bugün de kaplıcaları ile meşhur olan Langaza’ya yerleşmiştir. Dedesi Feyzullah Efendi’in taşıdığı “Sofu-zade” (Sofular) lâkabı, yerleştikleri Sarıgöl bölgesindeki yer adları ve ailedeki hatıraların gösterdiği üzere, Mustafa Kemal Atatürk’ün anne soyu Karaman’dan Rumeli’ye gelen ve bundan dolayı da “Konyarlar” olarak Rumeli’de anılan Yörük Türkmenlerdendir.

Kadınların okula gitmesi o dönemde yaygın olmadığı için, okur yazar oluşu nedeniyle kendisi de Zübeyde Molla olarak anılırdı. Hacı Sofu gibi dinine bağlı bir aileden geldiği için Zübeyde Hanım da öyleydi. Türk tarih kitaplarında sıkça geçen, eğitim sisteminin karışık olduğu bir dönemde, Mustafa Kemal’in ne tür bir okula gideceği konusundaki tartışmalarda Zübeyde’nin, dini eğitim veren Mahalle Mektebi’ne gitmesinde ısrarcı oluşu bu yüzdendir.

1871
Zübeyde Hanım, Selanik’te Gümrük Muhafaza Teşkilatında memur Ali Rıza ile 1871 yılında henüz 14 yaşında iken evlendi. Ali Rıza, sarışın ve mavi gözlü bir kadınla evlenmeyi düşlerken, kendisinden 20 yaş küçük olan, siyah saçlı ve derin mavi gözlü bu kadına sevdalandığını belirtmiştir.

Yeni çift Selanik Yenikapı semtinde yeni hayatını başlatmış ve Zübeyde Fatma, Ömer ve Ahmet adlı çocukları doğmuştur. Ancak Fatma bu dönemde ölmüştür.

Eşi Ali Rıza’nın Yunanistan sınırında Çayağzı (ya da Papaz Köprüsü)’na tayin ediliği için taşınmış ve orada Ömer ve Ahmet ölmüş. Yani bu evlilikten olan üç çocuk (Fatma, Ahmet ve Ömer) küçük yaşlarda hayata veda etmişlerdir.
1876
Ali Rıza Efendi önceleri Selanik Evkaf idaresinde kâtip olarak ve Gümrük idaresinde memur olarak bulunmuş, daha sonra bu görevinden ayrılarak kereste tüccarlığı yapmıştır. Ali Rıza Efendi’nin 1877 Osmanlı-Rus Savaşından az önce 1876’da Selanik’te kurulan Selanik Asakir-i Milliye Taburu’nda gönüllü subay olarak hizmet ettiği, ele geçen bir fotoğrafından ve o günleri bilenlerin anılarından anlaşılıyor.

1881
1881 yılında, dördüncü çocukları Mustafa (Mustafa Kemal Atatürk: Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, Türk devriminin yaratıcısı ve uygulayıcısı) Osmanlı İmparatorluğu’nun bir ili olan  Selânik’te doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım’dır.

1885
Beşinci çocukları Makbule "Makbule (Boysan) Atadan" doğdu.

1887
Mustafa okul çağına gelince anne ile baba arasında görüş ayrılığı belirdi. Geleneklere bağlı olan annesi onun dinî törenle ilâhîlerle mahalle mektebine gitmesini istiyordu. Aydın görüşlü olduğu anlaşılan babası ise onun yeni açılan ve modern eğitim yapan Şemsi Efendi İlkokulunda eğitim görmesini arzu ediyordu. Neticede baba olayı diplomatça çözümledi. Mustafa önce ilâhîlerle, dinî törenle mahalle okuluna başladı, birkaç gün sonra da oradan alınarak Şemsi Efendi okuluna başladı (1887). Mahalle Mekteplerinin aksine bu okulda yeni öğretim metodları uygulanmakta, kara tahta, tebeşir, silgi, öğretmen masası, okumayı kolaylaştıracak levhalar kullanılmaktaydı. Pedagojik esaslara göre modern öğretim yapan bu okulun Mustafa’nın fikrî gelişmesinde olumlu etkiler yarattığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Yani Mustafa ilk öğrenimine ilk önce mahalle mektebinde daha sonra ise Şemsi Efendi Mektebinde başladı. Bu okul yeni bir yöntemle öğretim yapmak üzere Selanik’te açılmış bir ilkokuldu.

Bu arada Ali Rıza Efendi rüsümat memurluğunu bırakmış önce kereste sonra tuz ticareti işine girmiştir. Birincisini Rum eşkiyalar, ikincisini de tuzların erimesi dolayısıyla bırakmış ve ticarî hayattan çekilmiştir. Tekrar memuriyete giremeyen Ali Rıza Efendi hastalanmıştır.

1888
Ali Rıza Efendi vefat etmiştir. Mustafa babasının ölümü üzerine okuldan ayrılmak zorunda kaldı. Mustafa’yı zeki ve büyük bir Türk kadını olan annesi Zübeyde Hanım yetiştirdi. Ali Rıza Bey’in vefatından sonra maddî durumu yetersiz olan Zübeyde Hanım, çocuklarını da alarak tarımla meşgul olan abisi Hüseyin Ağa’nın Langaza’daki çiftliğine gitti. (1890 dolaylarında) Babasının erken ölümünün ve dayısının çiftliğinde ailenin erkeği olarak yaşadıklarının Mustafa üzerinde derin etkileri olduğu düşünülür.

1889
Zübeyde Hanım ve Ali Rıza Bey’in altıncı ve son çocukları Naciye doğdu. Naciye’yi de küçük yaşta (12 yaşlarında) veremden kaybettiler.

1890'lar
Çiftlik hayatı Mustafa’nın fizikçe gelişmesi ve el becerilerinin artması bakımından faydalı oldu. Ancak Zübeyde Hanım oğlunun öğreniminin yarım kalmasından üzüntülüydü. Mustafa’yı caminin imamı, köyün papazı ve son olarak da özel öğretmenle eğitmek gayretleri sonuçsuz kaldı. Sonunda anne oğlunun iyi bir eğitim görmesini sağlamak için onu Selânik’e halasının yanına gönderdi. Mustafa Selânik Mülkiye Rüştiyesi’nde (ortaokul) öğrenime başladı. Ancak burada öğrenciler arasındaki bir kavga dolayısıyla öğretmenlerinden birinin sert muamelesi üzerine okulu terketti.

Abisine daha fazla yük olmak istemeyen Zübeyde, ikinci evliliğini Selanik Gümrükler Başmüdürü Ragıp Bey ile yaptı. Ragıp’ın da önceki evliliğinden dört çocuğu vardı. Bu evlilik, babasının hatırasına saygı gösterilmediğini düşünen Mustafa Kemal’i kızdırdı. Zübeyde Balkan Savaşı’ndan sonra Ragıp Bey’den ayrıldı ve artık Osmanlı toprağı olmaktan çıkan Selanik’i terk ederek kızı Makbule ile birlikte İstanbul’a göç edip Beşiktaş Akaretler’de bir eve yerleşti.[Sabah Gazetesi 11.05.2008]

Mustafa Kemal, Ali Fuat Cebesoy’a, ikinci babası Ragıp Bey hakkında “Bana karşı hep çok saygılı davranmış, büyük adam muameleleri etmiştir. Nazik ve kibar bir insandır.” demiştir.[Ali Fuat Cebesoy, Sınıf Arkadaşım Atatürk – Okul ve Genç Subaylık Hâtıraları, Temel Yayınları, İstanbul, 2000, s.25.]

1893
Gönlü öteden beri askerî okuldaydı. Ancak annesi biricik oğlunun asker olup aile ocağından ayrılmasını istemiyordu. Mustafa annesine haber vermeden Selânik Askeri Rüştiyesi’nin (ortaokulunun) sınavlarına girdi. Sınavı kazandı (1893). Annesini ikna etmesi zor olmadı. Öğrenimini burada sürdürdü. Artık önünde sadece kendisinin değil mensup olduğu ulusun kaderini değiştirecek yeni bir ufuk açılmıştı. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına “Kemal” i ilave etti.

1895
Mustafa Kemal, Manastırdaki Askeri İdadisi (lise) ne başlar.

1896-1899
Yıllarında Manastır Askeri İdâdi’sini bitirip, İstanbul’da Harp Okulunda öğrenime başladı.

1902
1899’da girdiği İstanbul Harbiye Mektebi’nden 1902 yılında piyade teğmeni rütbesiyle mezun oldu. Harp Akademisi’ne devam etti.

1905
Mustafa Kemal, 1905 yılında Şam’da 5. Ordu emrinde görev yaptı.
11 Ocak 1905: Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisi’ni tamamladı.

1906
« Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası Hürriyet’tir. » (Vatan ve Hürriyet Cemiyetinin Selanik Şubesini Kurarken)

1905-1907

Eylül 1907: Mustafa Kemal, kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır’a III. Ordu’ya atanır ve Selanik’e gönderilir.

(Mustafa Kemal, 1907’de Makedonya'daki 3. Ordu’da görevlendirildi. Manastır ve Selanik’te görevli iken 1909’da İstanbul’daki (31 Mart Vak’ası) ayaklanmayı bastıran Hareket Ordusu’nda görev yaptı. Arnavutluk isyanını bastırma harekâtına katıldı.)

1909
19 Nisan 1909: İstanbul’a giren Hareket Ordusu’nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı.

---------------






1911’de İtalya’nın Trablusgarp’a asker çıkarması üzerine Tobruk’a gönderildi. Tobruk ve Derne’de Türk Kuvvetlerini başarı ile yönettikten sonra binbaşı rütbesiyle 1912–1913 yıllarında Balkan Savaşı’na katıldı; Edirne’yi Bulgaristan’dan geri alan kolorduda görev yaptı. 1913–1915 yıllarında Sofya’da ataşe olarak bulundu.

1915

Birinci Dünya Savaşı’nda, 1915’te, 19. Tümen Komutanı olarak Çanakkale Savaşı’na katıldı. Gelibolu’da düşman saldırılarını başarı ile durdurdu; “Anafartalar Kahramanı” olarak ün kazandı.

Çanakkale Muharebeleri I.Dünya Savaşının en kanlı safhasıdır. Türk Milletinin zaferlerle dolu tarihine altın harflerle yazılan bu savaş sonucunda I.Dünya savaşı uzamış tarihin akışı değişmiştir. Türk insanı, Türk askeri Çanakkale’de bu muharebeyi bir ölüm – kalım mücadelesi olarak görmüş ve gelecek nesillerinin varlığı ve bağımsızlığı için hayatını vatanı uğruna feda etmekten hiç çekinmemiştir.
03 Mayıs 1915
Mustafa Kemal ATATÜRK, Çanakkale Muharebeleriyle ilgili şöyle demiştir:

“Benimle beraber burada muharebe eden askerler kesin olarak bilmelidir ki, bize verilen namus görevini eksiksiz yapmak için bir adım geri gitmek yoktur. Uyku, dinlenme aramanın, bu dinlenmeden yalnız bizim değil, bütün milletimizin sonsuza kadar mahrum kalmasına sebep olacağını hepinize hatırlatırım.” (Arıburnu)
----

1916’da Doğu Cephesi’ne Kolordu Komutanı olarak atandı ve generalliğe yükseltildi. Rus saldırılarını durduran Mustafa Kemal, Bingöl ve Muş’u düşmandan geri aldı. 1917’de Filistin ve Suriye’de görevli 7. Ordu Komutanlığı’na atandı. Aynı yıl Veliaht Vahdettin ile Almanya’ya gitti.

Alman Genel Karargâhı ve Alman savaş cephelerinde incelemeler yaptı. 1918’de yeniden görevlendirildiği Suriye cephesinde 7. Ordu Komutanı iken, Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra İstanbul’a geldi. Ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak amacını gizli tutarak, Ordu Müfettişliği görevi ile İstanbul’dan ayrıldı.

Karadeniz yoluyla 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, 22 Haziran 1919’da Amasya Genelgesi’ni yayımladı. Türk milletine, “Vatanın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğunu, azim ve kararlılıkla vatanın kurtarılması için Sivas’ta bir kongre toplanacağını” bildirdi. Ayrıca Osmanlı Hükûmeti’nin verdiği görevden ve askerlikten istifa etti.

9 Temmuz 1919
--
MUSTAFA KEMAL'İN ASKERLİK MESLEĞİNDEN İSTİFA MEKTUBU

ERZURUM VİLAYETİ ALİYESİNE
(YÜCE ERZURUM VALİLİĞİNE)

Mübarek vatan ve milleti parçalanmak tehlikesinden kurtarmak, Yunan ve Ermeni isteklerine kurban etmemek için açılan milli savaşmalar uğrunda milletle beraber serbest surette çalışmağa askeri ve resmi sıfatım artık engel olmaya başladı. Bu gaye-i mukaddese (kutsal amaç) için milletle beraber sonsuza kadar çalışmağa mukaddesatım (kutsal şeylerim) adına söz vermiş olduğum cihetle, pek aşıkı bulunduğum yüce askerlik mesleğine bugün veda ve istifa ettim. Bundan sonra milli ve kutsal gayemiz için her türlü fedakarlıkla çalışmak üzere sine-i millette (milletin bağrında) bir ferd-i mücahit (savaşçı kişi) suretiyle bulunmakta olduğumu tamimen arz ve ilan eylerim.

M. KEMAL, Erzurum--
23 Temmuz 1919
Erzurum Kongresi'nin başkanlığını yaptı.


4 Eylül 1919
Sivas’ta toplanan kongrenin başkanlığını yaptı.



Erzurum ve Sivas kongrelerinde, “Düşman işgaline karşı milletin vatanı savunacağı, bu amaçla geçici bir hükûmetin kurulacağı ve bir millî meclisin toplanacağı, manda ve himayenin kabul edilmeyeceği” kararları alındı ve açıklandı.






Türkiye Büyük Millet Meclisi, onun çabalarıyla 23 Nisan 1920’de Ankara’da tarihî görevine başladı; Mustafa Kemal, Meclis ve Hükümet Başkanı seçildi. Osmanlı Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan Sevr Antlaşması’nı Türk milletinin kabul etmediğini dünyaya duyurdu.


--------------------------
01 Ağustos 1920
Zübeyde Hanım'a Mektubu - Erzurum


Muhterem valideciğim,

İstanbul'dan ayrılışımdan beri sizlere ancak birkaç telgraftan başka bir şey yazamadım. Bu sebeple büyük merak içinde kaldığınızı tahmin ediyorum. Bilhassa, hakkımda ötekinden berikinden ve gerek gazetelerden işittiğiniz tamam olmayan haberler şüphesiz merakınızı artırmıştır. Şimdi vereceğim bilgilerle tahmin olacağınız için endişe duyacak hiçbir şey yoktur.

Biliyorsunuz ki İstanbul'da iken yabancı devletler, devleti ve ulusu fevkalade sıkıştırmakta ve millete hizmet edebilecek ne kadar adamımız varsa hepsini hapis ve tevkifle, bir kısmını da Malta'ya sürerek herkesi sıkıntıya sokmakta pek ileri gidiyorlardı. Bana nasılsa ilişmemişlerdi. Fakat 3. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a ayak basar basmaz İngilizler benden şüphelendiler, Hükümete benim gidiş nedenimi sordular.

Nihayet İstanbul'a çağırılmamı istediler, bunda ısrar ettiler. Hükümette beni kandırarak İstanbul'a gelmemi ve İngilizlere teslim olmamı sağlamak istedi. Bunun derhal farkına vardım. Tabiatıyla kendi ayağımla gidip esir olmam doğru değildi. Padişahımıza gerçek durumu yazdım ve gelemeyeceğimi bildirdim. Zatı şahanede önce uygun buldu. Fakat daha sonra İngilizlerin baskısı artmıştı. Sonunda O'da İstanbul'a dönmemi emretti.

Bu suretle artık resmi görevimde kalmaya imkan görmediğim gibi askerliğimi sürdürdükçe de İngilizlerin ve hükümetin hakkımdaki ısrarına karşı duyulamayacaktı. Bir taraftan da bütün Anadolu halkı, tüm ulus, hakkımda büyük bir sevgi ve güven gösterdi, "seni bırakmayız" dediler. Gerçekte vatan ve milletimizi kurtarabilmek için tek çare, askerliği bırakıp serbest olarak milletin başına geçmek ve milleti tek vücut bir hale getirmekle doğacak kudret ve ulusal gücü kullanmaktan başka çare yoktu. Bende öyle yaptım. Elhamdülillah başarılı oluyorum. Pek yakında elle tutulur sonucu bütün dünya görecektir. Ben bu suretle hareket edince İngilizler derhal yalvarmaya başladı. Ve beni kazanmaya çalıştı. Ve bütün suçu bizim hükümete attılar. Gerçekten hükümette benimle uğraşmak istedi. Fakat gücü buna yetmedi ve yetemez.

1-Daha bir zaman bu şekilde Anadolu içinde çalışmakla her şey hallolacaktır. Yakında Millet Meclisi toplanacak ve meşru bir hükümet iktidara gelecektir. Bende ihtimal o zaman İstanbul'a geleceğim. Sıhhat ve afiyetteyim, katiyen hiç merak etmeyiniz.

2-Salih Bey (Salih Fansa) Fuat Beyden alacağını aldı mı? Bunu bilgi almak bakımından soruyorum. Yoksa her ne olursa olsun, elhamdülillah hiç önemi yoktur. Siz müsterih olunuz ve bir sıkıntınız olursa derhal bana bildiriniz.

3-Bu mektubu getirecek olan "...." size benim hakkımda istediğiniz kadar bilgi verecektir. Kendisiyle bana bazı elbiselerimi gönderiniz.

4-Hemşiremin sıhhati nasıldır. Eve herhangi bir taraftan saldırıda bulunuldu mu? Hala orada mısınız? Çocuklar ne yapıyor, büyüdüler mi?

5- Salih(Fansa) Beyle Madam Salih Bey inşallah sıhhat ve afiyettedirler. Ben kendilerini daima yad ediyorum. Madamın benim hakkımda bir rüyası vardı. Galiba o çıkacaktır. İnşallah yakında sevinç içinde görüşeceğiz.

6-Ben, birkaç güne kadar bir kongre için Sivas'a gideceğim. Tekrar Erzurum'a döneceğim. Tekrar ediyorum: Her işittiğinize önem vermeyiniz. Pekala bilirsiniz ki ben, yaptığımı bilirim. Netice görmeseydim başlamazdım.

Saygı ile ellerinizden, hemşiremin gözlerinden öperim.

M. Kemal
-----------------------



1 Nisan 1921

BATI CEPHESİ KOMUTANI İSMET İNÖNÜ'NÜN METRİSTEPE'DEN TBMM BAŞKANI MUSTAFA KEMAL'E TELGRAFI:

"Metristepe'den gördüğüm vaziyet: Gündüzbey kuzeyinde, sabahtan beri dayanan ve artçı olması muhtemel bulunan bir düşman müfrezesi, sağ kanat grubunun taarruzuyla düzensiz bir şekilde çekiliyor. Yakından takip ediliyor. Hamidiye yönünde temas ve faaliyet yok. Bozöyük yanıyor. Düşman, binlerce ölüleriyle doldurduğu savaş meydanını silahlarımıza terk etmiştir."


TBMM BAŞKANI MUSTAFA KEMAL'İN BATI CEPHESİ KOMUTANINA TELGRAFLA CEVABI:

"...Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin tersine dönmüş talihini de yendiniz. İstila altındaki talihsiz topraklarımızla beraber bütün vatan, bugün en uzak köşelerine kadar zaferinizi kutluyor. Düşmanın istila hırsı, azminizin ve vatanseverliğinizin yalçın kayalarına başını çarparak paramparça oldu..."-------






İtilaf Devletleri’nin yardımıyla İzmir’i işgal eden Yunan Kuvvetlerinin ilerlemesi 1921’de Birinci ve İkinci İnönü savaşlarıyla durduruldu.

23 Ağustos 1921
Yeniden saldıran Yunan Ordusu bozguna uğratılarak Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın yönettiği Türk Ordusu Sakarya Meydan Savaşı’nı zaferle sonuçlandırdı. 22 gün geceli gündüzlü süren bu savaşta Yunan Ordusu ağır kayıplara uğratıldı. Bu zafer nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Mustafa Kemal’e ‘Mareşal’ rütbesi ve 'Gazi' unvanı verildi.



20 Eylül 1921
---
ATATÜRK'ÜN TÜRK ORDUSUNA BAŞKUMANDAN OLARAK, ORDUMUZU ÖVEN TELGRAFI:

NEFERLERE

Kurtuluş için yaptığımız bu savaştan çok daha evvel sizi başka muharebe meydanlarında da tanımış idim. Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir. Her zaferin mayası sendedir. Kanaatinle, imanınla, itaatinle hiçbir korkunun yıldıramadığı demir gibi pak kalbinle düşmanı nihayet alt eden büyük gayretin için minnet ve şükranımı söylemeyi nefsime en aziz bir borç bildim. Sizin gibi kumandanları, zabitleri, neferleri olan millete, yad elleri altında köle olmak mümkün değildir. Bu defa Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin hakkımda yeni bir rütbe ve Gazi unvanıyla tecelli eden iltifat ve teveccühü, doğrudan doğruya size racidir. Milletin verdiği bu rütbe ile yükselen ordu, en şerefli, en ulu bir gaza ile mümtaz olan gene ordudur. Sizin kahramanlığınızla, sizin gösterdiğiniz nihayetsiz kahramanlıklar bu unvanı ve rütbeyi ancak size izafe ederek, bütün askerlik hayatımın en büyük sermaye-i iftiharı olarak taşıyacağım. Cenabı Hak giriştiğimiz kurtuluş mücadelesinde şerefli silah arkadaşlarıma kendilerinin temyiz eden asaletin, civanmertliğin, kahramanlığın hakkı olan kati halası nasip etsin.

Başkumandan Mustafa Kemal----
27 Eylül 1921

ANNESİ ZÜBEYDE HANIM'IN OĞLU ATATÜRK'E MAREŞAL RÜTBESİ VE GAZİ UNVANI VERİLMESİ DOLAYISIYLA TEBRİK TELGRAFI :

"... Milletin hakkınızdaki bu sevgi ve itimadı, benim kadar kimseyi duygulandıramaz. Kız kardeşinle beraber alnından öperek ve bağrımıza basarak, seni tebrik ederiz." 27 Eylül 1921
29 Eylül 1921

ATATÜRK'ÜN, ANNESİNİN ÇEKTİĞİ TELGRAFA CEVABI :

"... Benim için dünyevi mükafatların en yücesi olan tebrikatınızla mesut oldum."
----------







26 Ağustos 1922
Türk Ordusu, vatanı düşman işgalinden kurtarmak için karşı saldırıya başladı.

30 Ağustos 1922
Mustafa Kemal Paşa’nın yönettiği Başkomutan Meydan Savaşı’nda Türk Ordusu Yunan Ordusu’nun büyük kısmını yok etti. 

9 Eylül 1922
Bozguna uğrayarak kaçan düşman kuvvetlerini izleyen Türk Ordusu İzmir’e girdi.
---
MUSTAFA KEMAL'İN İZMİR'İN KURTARILMASI DOLAYISIYLA ORDUMUZA GÖNDERDİĞİ TEŞEKKÜR MESAJI

Birinci, İkinci Ordulara; Beşinci ve Üçüncü Kolordu Komutanlığına

İlk verdiğim Akdeniz hedefine varmakta orduların gösterdiği gayret ve fedakarlığı hürmet ve takdirle yadederim. Elde edilen büyük zaferde gerçek yapıcı olan kıymetli arkadaşlarıma en samimi şekilde teşekkür eder, tebriklerimi bildiririm. Orduların bundan sonra verilecek hedeflerin elde edilmesinde de aynı istek ve fedakarlığı göstereceklerine itimadım tamdır.

Başkomutan Mustafa Kemal
----

11 Ekim 1922
Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı ve İtilaf Devletleri işgal ettikleri Türk topraklarından çekildiler.










1923
Kurtuluş Savaşı’nın ardından TBMM tarafından 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyet ilan edilirken, Mustafa Kemal de Cumhurbaşkanı seçildi. 1938’deki ölümüne dek arka arkaya 4 kez cumhurbaşkanı seçilen Atatürk, bu görevi en uzun süre yürüten cumhurbaşkanı oldu.
29 Ekim 1923: Cumhurbaşkanı oldu.































1931
17 Şubat 1931: "Türk" demek "dil" demektir. Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri dildir. Türk milletindenim; diyen insan, her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır.”






1932
01 Kasım 1932: "Türk dilinin kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için bütün devlet teşkilatımızın dikkatli, alakalı olmasını isteriz."







Mustafa Kemal’e, 24.11.1934 günlü, 2587 sayılı kanunla Atatürk soyadı verildi ve bu soyadının başkaları tarafından kullanılması yasaklandı.


































7 Eylül 1938
  • [message]
    • ##check## HATAY MİLLET MECLİSİ REİSİ B. ABDÜLGANİ TÜRKMEN'İN TELGRAFINA VERİLEN CEVAP, ANTAKYA:
      • Hatay Millet Meclisinin ve temsil ettiği Hatay halkının hakkımdaki güzel duygularını bildiren telgrafınızdan pek mütehassis oldum. Hatay Millet Meclisine başladığı mühim vazifede muvaffakiyetler ve Hatay halkına yeni idare altında saadetler dilerim. K. Atatürk
26 Eylül 1938: "Zengin sözlüğümüzün toplandığı gün, milli varlığımız en kuvvetli bir dal kazanacaktır. Bizim milliyetçiliğimizin esası dil birliğinin korunmasıyla mümkün olacaktır."-----



Mustafa Kemal Atatürk, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı’nın etkilerini hafifletmek ve ülkenin kalkınmasını hızlandırmak amacı ile 1933’te Beş Yıllık Sanayi Planı’nı başlattı. Aynı dönemde dış politikada da önemli adımlar atıldı; Milletler Cemiyeti’ne girilmesi (1932), Balkan Antantı’nın imzalanması (1934), Montrö Boğazlar Sözleşmesi (1936) ve Sadabat Paktı (1937) gibi girişimler Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada etkili bir aktör olarak öne çıkmasına katkıda bulundu.

Atatürk, yalnızca Türk milletinin Kurtuluş Savaşı’nı başarı ile yöneten bir komutan değil, aynı zamanda gerçekleştirdiği devrimler ile de dâhi bir devlet adamı idi. 57 yıl süren yaşamının büyük kısmında, milletinin ve vatanının bağımsızlığı ve mutluluğu için yılmadan çalıştı ve girdiği her mücadeleden zaferle çıktı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, cesur ve unutulmaz önderi Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938’de aramızdan ayrıldı.

1939
Atatürk, Hatay’ın anavatana katılması için yoğun bir diplomatik çaba sarf etti ve onun bu amacı, vefatının ardından 1939 yılında gerçekleşti.


-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Atatürk'e Teklif Edilen Soyadları
Mustafa Kemal Etel/Etil: Attila'nın adının orijinal söylenişidir. Büyük nehir manasına gelir.
Mustafa Kemal Etealp: Altay dilinde büyük kahraman anlamına geldiği için adaylığa uygun bulunmuştur.
Mustafa Kemal Arız: Türk büyüğü Alp Arız'dan esinlenerek önerilmiştir.
Mustafa Kemal Ulaş: Bir Türk büyüğü olan Ulaş oğlu Şakir kazandan esinlenerek önerilmiştir.
Mustafa Kemal Yazır: Bir Türk büyüğü olan Yağlıkçı oğlu Yazır'dan esinlenerek önerilmiştir.
Mustafa Kemal Emen: Bir Türk büyüğü olan Uçan oğlu Emen beyden esinlenerek önerilmiştir.
Mustafa Kemal Çogaş: Ulaş oğlu Şakir Kazanın bir unvanı olması hasebiyle önerilmiştir.
Mustafa Kemal Salış: Eski Türkçe'de güneş ışık anlamına geldiği için önerilmiştir.
Mustafa Kemal Begit: Eski Türkçe'de sağlam kâvi anlamına geldiği için önerilmiştir.
Mustafa Kemal Ergin: Eski Türkçe'de aydın anlamına geldiği düşüncesiyle önerilmiştir.
Mustafa Kemal Tokuş: Bir Türk büyüğü olan Ertokuş beyden esinlenerek önerilmiştir.
Mustafa Kemal Beşe: Eski Türkçe'de seçkin anlamına geldiği düşüncesiyle önerilmiştir.

Saffet arıkan'da bu listeye Türkata ve Türkatası soyadlarını eklemiştir.

Çankaya'da yapılan toplantıda liste okunduktan sonra Mustafa Kemal Paşa orada bulunan Naim Hazım Onat'a: "siz ne dersiniz?" diye sormuş Onat da şu cevabı vermiştir: "Türkata ve Türkatası kelimeleri gerek yazılışta gerek söylenişte bana biraz tuhaf geliyor. arkadaşlar biliyorsunuz tarihimizde Atabey unvanı vardır. Anlamı da askerlikte müşavir hoca demektir. Bu ünvanı taşıyan bir çok Türk büyüğü vardır. biz de Türk'e her alanda atalık etmiş Türklüğü kurtarmış istiklaline kavuşturmuş olan büyük gazi'mize Atatürk diyelim. Bu bana şivemize da daha munis daha uygun gibi geliyor."

bunun üzerine gazi Atatürk soyadını benimsemiştir.

1936, Florya'da

YORUMLAR

Ad

*Bilim-Teknik,4,*Diyalektik,2,*İş Dünyası & Girişimcilik,2,*Kultur-Sanat,14,*Mp3,5,*Saglik,8,*Saglik-psikolojii,1,*Seyahat,3,*Tarih-Mitoloji,1,~Din,15,~Din: İslam,16,~Din: Yahudilik,1,~Film,3,~Film Puanı: 4+,2,~Film Puanı: 5+,3,~Film Puanı: 6+,3,~Film Puanı: 7+,1,~Film Tercihi: Altyazılı,1,~Film Tercihi: Türkçe Dublaj,2,~Film Türü: Aksiyon,2,~Film Türü: Dram,1,~Film Türü: Gerilim,3,~Film Türü: Korku,1,~Film Türü: Suç,2,~Filmin Ülkesi: ABD,1,~Filmin Ülkesi: Bulgaristan,1,~FilmSenesi: 2001,1,~FilmSenesi: 2016,2,~Galeri,18,~Haber,21,~Haber (Dünya),9,~Haber (Siyaset),7,~Haber (Türkiye),15,~Magazin,17,~Tarih,9,~Teknoloji,15,~Teknoloji: Akıllı Telefon,5,~Teknoloji: Bilgisayar,4,~Teknoloji: Internet,6,~Video,15,~Video: Müzik,8,Ankara,1,Belgesel,1,COGRAFYA,2,Dikmen,1,edebiyat,1,film,1,Gezelim Görelim,1,İsmet İnönü,1,kategorilenmemiş,1,kültür,1,Metafizik,2,Mezhepler/Meşrepler,2,Mustafa Kemal Atatürk,2,Muzaffer Kılıç,1,Zübeyde Hanım,1,
ltr
item
MAGGOG: Mustafa Kemal Atatürk (%100 Eksiksiz Tüm Hayatı)
Mustafa Kemal Atatürk (%100 Eksiksiz Tüm Hayatı)
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEht91YTlRG_kVQfvyxzqtRhpGnjNJkv-cz_wAlgb1QGvgjfLb015BKRENwvdcI02VcakTXMQE3nNRk01dOF7Guanb4Uun926aPs4SFhxWj4Ja3TgyM4gZurZcfAFfKUpqw1ItpUVgOb_q8/s1600/212782-3-4-0cc1c.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEht91YTlRG_kVQfvyxzqtRhpGnjNJkv-cz_wAlgb1QGvgjfLb015BKRENwvdcI02VcakTXMQE3nNRk01dOF7Guanb4Uun926aPs4SFhxWj4Ja3TgyM4gZurZcfAFfKUpqw1ItpUVgOb_q8/s72-c/212782-3-4-0cc1c.jpg
MAGGOG
http://kripto.maggog.com/2017/05/mustafa-kemal-ataturk-100-eksiksiz-tum.html
http://kripto.maggog.com/
http://kripto.maggog.com/
http://kripto.maggog.com/2017/05/mustafa-kemal-ataturk-100-eksiksiz-tum.html
true
293964781511984002
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi Benzer bir konu bulunamadı TÜMÜNÜ GÖSTER Konuyu Göster Yanıtla Yorumdan vazgeç Sil Oluşturan: Anasayfa SAYFALAR OHA VAR Tümünü Göster BU YAZILARI DA ÖNERİYORUZ ETİKET ARŞİV ARA TÜM GÖNDERİLER İsteğinizle alakalı bir eşleşme bulunamadı. Anasayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Paz Pzt Sal Çrş Per Cu Cts Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Oca Şub Mar Nis Mayıs Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara şu an 1 dakika önce $$1$$ dakika önce 1 saat önce $$1$$ saat önce Dün $$1$$ gün önce $$1$$ hafta önce 5 haftadan daha eski Takipçiler Takip Et ÖZEL İÇERİK VAR! Görüntülemek için paylaşmanız gerekir Tüm kodu kopyala Tüm kodu seç Tüm kod panonuza kopyalandı Kopyalanamıyor. [CTRL]+[C] (veya Mac kullanıyorsanız CMD+C) tuşlarına basmayı deneyin.